Kaf Dağı’na Çıkınca Kendini Bulmak
Her insanın içinde bir Kaf Dağı vardır. Efsanelerde anlatılan, bulutların ötesinde, ulaşılması imkânsız gibi görünen o yüce dağ, aslında ruhumuzun derinliklerinde sakladığımız hakikatin sembolüdür. Oraya çıkan, yalnızca zirveyi değil, kendi içindeki kaybolmuş parçaları da bulur. Kaf Dağı’na yolculuk, dışarıdan bakıldığında bir çılgınlık gibi görünür. Çünkü oraya giden yol, bilindik patikalardan geçmez. Ne haritası vardır ne de rehberi. Bu yol, yalnızlıktan, acıdan, sorgulamadan ve sabırdan örülüdür. Kimi zaman bir kaybedişin ardından, kimi zaman da hayatta hiçbir şeyin yetmediği o garip boşlukta başlar bu yolculuk. İlk adımlar hep zordur. Kalbin duymak istemediği gerçekler, zihnin kabullenmek istemediği sorular çıkar karşımıza. Neden buradayım? Ne istiyorum? Gerçekten kimim? Bu sorulara cevap bulmak için önce sessizleşmek gerekir. Şehirlerin gürültüsünden, kalabalıkların sahte alkışlarından, “olman gereken” benlikten uzaklaşmak gerekir. Kaf Dağı’na vardığında, ilk hissettiğin şey ço...