33 Varyasyon



Sömestr tatili için Ankara'dayız. Ankara'nın sevdiğim en önemli ve güzel özelliği, sizi çok kolaylıkla sanat ve tiyatro ile buluşturması ve izleyici kitlesinin kalitesinin yüksek oluşu. Gelişimizin 2. gününde, annemler bizi tiyatroya Akün Sinemasına götürdüler. Oynanan tiyatro oyunu 33 Varyasyon.
Sahne, Devlet Tiyatrolarının çok modern bir yüze kavuştuğunu, hem ışık, hem ses, hem dekor anlamında yepyeni bir açılım denendiğini, kostümlerin de harika olduğunu belgeliyordu. Yeni bir yaklaşımla,  hasta ve idealist bir Amerikalı Müzikolog'ün Beethoven'in  Diabelli'nin sıradan valsi üzerine neden 33 Varyasyon yazdığını araştırmasıyla başlyordu. Amerikalı Müzikolog, idealleri peşinden hasta olmasına rağmen Bonn'a arşiv araştırmasına gidiyordu. Daldan dala konan, yaşam sevinci ile dolu kızı Clara ile iletişim sorunları yaşayan Müzikolog, kızını sevmesine rağmen onu sıradan buluyordu. Kızının sıradanlığı, onun önce Heykeltraş, sonra ressam, sonra kostüm tasarımcısı, şimdi de başka dalları denemek istemesinden kaynaklanıyordu.
Halbuki kendisi, tek bir konuda uzmanlaşmış, hırslı ve idealist bir kişiydi.
Müzikolog, tek bir konuya odaklanarak Beethoven'in neden Diabelli'nin sıradan valsi üzerine 33 varyasyon yazdığını arşivlerin içerisinden çözmeye çalışıyordu. Bu sırada ALS hastalığı hızla ilerliyor, onun kasları eriyerek hareketlerini kısıtlamaya başlıyordu. Müzikolog'un hastalığı ilerledikçe, kızı ve Hemşire sevgilisi onun yanında olmak için Bonn'a geldiler. Müzikolog hareketsizleştikçe, kızı ile aralarındaki bağ ve yakınlaşma güçlenmeye başladı. Müzikolog, hastalığının ilerisi ile ilgili iletişim kuramayacak hale geldiğinde ne olacağını planlarken, kızı ise onu hayatta tutmaya çalışıyordu. Sonunda iletişim kuramayacak hale geldiğinde, Araf'ta Beethoven ile karşılaştığında, işin sırrı açığa çıkıyordu. Betthoven, o dönemde yapılan varyasyon şemasını takip etmeyerek, Diabelli'nin 50 saniyelik valsini, her 3 nota için bir varyasyon yazarak 50 dakikaya çıkarmış, anı yavaşlatmış, dans ile başlayan valsi yine bir dansla noktalamıştı. Yaşam da böyle sıradanlığın içerisinde, Tanrı'nın Beethoven aracılığı ile Tanrısal müzik yaratması gibi mucizelerle dolu, anda kalıp yaratımda bulunduğumuz, daha karmaşık, daha mükemmel bir formdaydı. Araf'ta Beethoven'la karşılaştığında, aslında hareket etmenin, işitmenin, yaşamı deneyimlemenin muazzam olduğunu anlıyordunuz. Çünkü yukarıda, meleklerin yanında ne hareket, ne müzik, ne de illüzyon vardı. Hayat "stand still" durgun ve hareketsiz, kutsal bir formdaydı.
Müzikolog, bu kutsallığa yaklaştıkça, kızının anı yaşamaya dönük yaşamı ona o kadar da kötü gelmemeye, onu anlamaya başladı.
Tanrı evrende barbut oynamaz. Bazı insanlara tek bir yaşama sığdırabilecekleri renk ve farklılıkta birçok yaşamı yaşayabilecek beyin yapısını vermiştir. Bugün bunun adı dikkat eksikliği, fokus olamama olabilir. Ancak, anı yaşamak, sevgide kalmak ve sevgiyle bazı şeyleri denemek çok güzel olabilir. İşte zaten hayatın ana amacı da bu değil midir? Tanrı tüm yaşamı, durgun ve sessizlikteki hiçlikten bilinmek ve denemek için yaratmamış mıdır?
 Güzel bir tiyatro oyunu. Mutlaka sizler de görün. Diabelli'nin sıradan valsi üzerine Beethoven'İn yazdığı 33 varyasyon aşağıda.


Bu blogdaki popüler yayınlar

Disleksi ve otizm eğitimi